Star Trek: Discovery 5. Sezon 2. Bölüm
- Sezon
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5

Genel Bakış
Bu bölüm özeti

Yorumlar (10)
@sebo22
Hep drama , hep drama . Bilim kurgu nerede bu dizide?? Kaptan olmuş bir kadın hep acitayon, hep drama. bu serinin de içinden geçmişler. seyretmet zaman kaybı , bana göre. tercih sizin.

@orko
arkadaşlar 1. ve 2. bölmlerin aynı oldugunu gören sadece benmiyim yoksa daha bana doru bölum gelmedide sonramı yklenecek bilemedim

@chilecashcoin
Yeni sezonun başlamasına sevindim. Star trek serisi içinde en sevdiğimi discovery diyebilirim


@lostideas
Birçok dizi ve filmde yaratıcıya güya alternatif olsun diye insanları dünya dışı varlıkların "yarattığı" şeklinde dayanaksız ve uydurma fantazilere yer verilir halbuki onları kim yarattı sorusu havada kalır? Kaldı ki bu güya "yaratma" tabirinde zaten vahim derecede hata vardır. Bununla ilgili bir yazı var. Onu aktarmak isterim meraklılarına. Bir kısmını alacağım. Tamamı şu linkte: https/risaleinuregitimprogrami.com/2020/12/13/insanligin-tum-kesif-ve-icadlari-ve-teknoloji-ve-medeniyet-dedigimiz-her-sey-lego-parcalarini-bir-araya-getirmekten-ibarettir/ İnsanlığın Tüm Keşif ve İcadları ve Teknoloji ve Medeniyet Dediğimiz Her Şey, Lego Parçalarını Bir Araya Getirmekten İbarettir! Bir ateist sayfada görmüştüm. Meyvelerin insan eliyle ıslah edilmeden önceki şekil, tad ve kokularını yani yabanî asıllarını, bu meyvelerin bir yaratıcının bir ikramı ve nimeti olmadığının güya açık delili olarak gösteriyorlardı. Fakat bu aşağıdaki inkâr edilmez hakikat ortaya koyulduktan sonra, bu şüphe ve delillerin hiçbir kıymetinin olmadığı ve doğru bir temele dayanmadığı ortaya çıkmış olacaktır. İnsanlığın tüm keşif ve icadları ve teknoloji ve medeniyet dediğimiz her şey, tabiat kanunlarına uygun ve uyumlu hareket etmekten ve eşyanın kendisinde zaten var olan özellik ve kabiliyetlerini ortaya çıkarıp kullanmaktan ibarettir! İnsan, küçük iktidarı ve ilmiyle, bu hazır dünya sofrasında, sadece bir takım düzenlemeler ve süslemeler yapmıştır. İşin gerçeği şudur: İnsanlık denen tür, o çok övündüğü medeniyet harikalarını, mükemmel işleyen sistemin kurallarına riayet ederek ve eline hazır verilen yap-boz parçalarını birleştirerek ortaya koymuştur. Bunlar elbette insanlığın önemli icraatlarıdır ve insan türünün yaratılış hikmetini ortaya koymak noktasında iftihar vesilemizdir , ancak tüm bunların önümüze hazır olarak sunulan bir ortamdan yararlanılarak meydana getirildiğini fark etmek gerektir. Aynen bir lego paketi gibidir dünya ve içindeki unsurlar. Lego oyuncaklarını bilirsiniz. Bir sürü girintili-çıkıntılı, irili-ufaklı renkli parçalardan oluşan legolar, çocukların bu parçaları hayal güçlerini kullanarak bir araya getirmesi ve gelişimlerine yardımcı olacak şekiller yapmaları maksadıyla özel olarak üretilmiştir. Hatta lego paketlerinin içinde, belirli bir dizaynı oluşturmak için tasarlanmış olanları da vardır. İşte aynen lego parçaları gibi, dünyanın dört bir yanına dağıtılan veya gelecek zamanlarda kullanılmak üzere belli yerlerde depolanan çeşitli unsurların (örneğin dağların içindeki madenlerin veya yerin altındaki petrolün), ilim sahibi bir kudret tarafından kasten, bir ikram ve yardım eseri olarak üretildiğini görmemiz gerekmiyor mu?
İtiraf etmemiz gerekmez mi, gerek bireysel gerek insanlık olarak “İşte bunu gerçekten kendimiz yaptık ve yardım da almadık, buna tamamen kendi malımız olarak sahip çıkabiliriz” diyebileceğimiz ne meydana getirmişizdir? Acaba su ve yağmur olmasa idi veya toprak, sertlikle yumuşaklık arasında bir kıvamda hizmetimize sunulmasaydı ya da dağlar, depremlerden korunmamız için dört bir yanımıza çakılmasaydı medeniyet olur muydu? Biz olur muyduk acaba?
Şu önemli kaideyi tekrar vurguluyoruz: Tabiat kanunlarına uygun ve uyumlu hareket etmekten ve eşyanın kendisinde zaten var olan özellik ve kabiliyetlerini ortaya çıkarıp kullanmaktan ibarettir!
Evet, tabiat kanunları, sürekli olarak belli bir düzenlilikte hareket eden maddenin, bu hareketindeki düzenliliği nedeniyle belirlenebilen hareket prensiplerine verilen isimler demektir. Eğer madde düzenli hareket etmeseydi, hiçbir bilim dalı oluşmayacaktı denilebilir. Teknoloji ve medeniyet diye bir şey de ortaya çıkma fırsatı bulamayacaktı.
Islah edilen meyvelerin, önceki yabanî hâllerini göstererek o meyvelerin bir yaratıcı tarafından gönderilmediğini iddia etmek, gerçekten çok acınası ve zavallı bir iddiadır. Islah, keşif ve icad dediğiniz nedir ki?
Deneme yanılmadan ibaret bir takım tecrübelerin sonucunda, faydalı sonuçların ve lezzetli meyvelerin, bu kadar mükemmellikte ortaya çıkması nasıl mümkün olabilir?
Karmaşık lego parçalarından bir araya getirdiğiniz şekil, eğer düzenli ve kusursuz, göz kamaştırıcı bir gemi şeklini alabiliyorsa; bu durum o gemi şeklinin önceden tasarlandığını fakat karışık parçaları bir araya getirip o şekli ortaya çıkarmanız için, sizin önünüze karışık olarak bırakıldığını göstermez mi?
Tabiat kanunlarının teknoloji, keşif ve icadların üretilmesine imkan veren bir düzenlilikte işlemesi ve maddenin özelliklerinin ise bu işlere tam da en uygun kıvamda bulunması nasıl tesadüf ve kasıtsız bir şans ürünü olabilir?! Buna ihtimal vereni nasıl akıl ve muhakeme sahibi bir insan olarak görebiliriz? Hele o yabanî, tatsız, biçimsiz meyvelerin basit ıslah çalışmalarıyla ve deneme-yanılma faaliyetleriyle, gözümüze ve dilimize inanılmaz lezzetler verebilecek bir şekle gelebilmesinin sadece bir şans işi olma ihtimali nedir?
O yabanî meyvelere, o lezzetli ıslah edilmiş hâllerine dönüşebilecek kabiliyet ve özelliğin kendilerinde tesadüfen bulunması ne kadar düşük bir ihtimaldir? Toprağın yumuşaklıkla sertlik arasında bir kıvamda olması ve tüm medeniyetin bunun üzerine bina edilmiş olması nasıl tesadüfe verilebilir?
Böyle aptalca hezeyanlar kişiye gerçekten ebedî cehennemi kazandıracak düzeyde değil midir?
Elektrik, tüm elektrikli ve elektronik cihazlarda bu derece kontrollü kullanılabilecek ve harika neticeleri verebilecek bir kabiliyete sahip olmasaydı, hangi teknolojik cihaz, nasıl üretilebilirdi?
Elbette tüm bunlar insanın kendi çalışması, iradesi ve zekası ve keşfiyle hiç ilgisi olmayan; tamamen ilahî rahmet tarafından ikram ve ihsan edilen nimetlerdir. Âdeta insanın eline verilen ve önceden hangi şekli ortaya çıkaracağı tasarlanmış lego parçaları gibidir tüm bu nimetler. Ve insanın durumu ise, o lego parçalarını bir araya getirerek önceden belirlenmiş şekillerini ortaya çıkaran küçük bir çocuk gibidir. Daha fazlası asla değildir.

Bu yorum bölüm hakkında spoiler içeriyor. Okumak istiyorsan tıkla.

@duyguroot
Binlerce yıl boyunca bilim insanları ve filozoflar aynı sorunun cevabını aradılar. Neden buradayız? Tüm bunlar ne anlama geliyor? Yaşamın amacı ne? Hayatta ki görevim ne?