Genel Bakış
Subay ve Casus, 1894 yılında haksız yere vatana ihanet etmekten hüküm giyen ve Şeytan Adası'nda ömür boyu hapse mahkum edilen Yahudi asıllı Fransız subay Alfred Dreyfus'un hikayesini konu ediyor. Subay Alfred Dreyfus’un hayatı, casusluk yapmakla suçlanmasıyla altüst olur. Almanya’ya bilgi sızdırmakla suçlanan Dreyfus, ömür boyu hapis cezasına çarptırılarak Şeytan Adası’na gönderilir. Ancak çok geçmeden istihbarat biriminin başında bulunan Georges Picquart, bilgi sızıntısının devam ettiğini keşfeder.


Apocalypce2
Fransada yaşanan tüm Avrupayı sarsan Dreyfus olayı filmde ele alınmış. Konuyla alakalı Emile Zolanın suçluyorum makalesi de filme hem adını vermiş hem de çok güzel bir şekilde filmde işlenmiş. Genel hatlarıyla film 19. yüzyıl Avrupasının son çeyreğini kostümleri ve mekanların tasarımı açısından çok iyi yansıttığını düşünüyorum. Oyunculuklar da çok iyi olmakla birlikte biraz daha karakterlerin iç dünyasına girilebilirdi. Filmin konusu olan Alfred Dreyfus da filmde pek göremiyoruz, onun ne hissetiğini, düşündüğü film de pek aktarılmamış. Hızlı hızlı konu anlatılıp geçilmiş hissi uyandırdı ben de. Bunların haricinde mekan ve kostüm tasarımları hakikaten çok iyi. Bizzat bazı sahneleri durdurup kostümleri inceledim.
Son olarak demeliyim ki adalet er yada geç tecelli ediyor. Dreyfus da davasında haklı bulunarak serbest bırakılıyor ve ordu'daki görevine geri dönüyor. Filmin bana düşündürdükleri ise sırf Yahudi olduğu için ırkçılığa maruz kalma, insanların ön yargılarla hareket ederek birisini suçlaması, adaletin iktidar ve güçlü kişiler tarafından kullanılması dünyanın 150 yıl geçmesine rağmen hala değişmediğiydi. Sırf bu nedenle filmi izlenmeli ve ön yargılardan arınılmalı.